
Ozan Ömer Kadüker / İSTANBUL – İyi bir eğitim, iyi bir geleceğin anahtarı. Ancak bu yolculuğun en kritik adımı doğru okulu seçmekten geçiyor. Çocukların kişisel gelişimlerinin temellerinin atıldığı okul süreci, aileler için de dikkatle yönetilmesi gereken bir dönem. Özellikle okul öncesi ya da lise aşamasındaki öğrenciler için “Hangi okul?” sorusu, velilerin gündemindeki en önemli başlıklardan biri. Eğitim modeli, akademik başarı, yabancı dil olanakları ve sosyal etkinliklerin yanı sıra okulun çocuğun kişiliğine uygun olup olmadığı da belirleyici kriterler arasında yer alıyor.
Öncelik çocuğun ihtiyacı
Peki ‘iyi okul’ nedir? Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi’nden Prof. Dr. Özgül Polat, iyi okulu “Başarıyı sadece sınavlarla değil; çocuğun kendini keşfetmesi, üretebilmesi, hayata hazırlanması, mutlu olması ve topluma katkı sağlayacak bir birey yetiştirmesi” olarak tanımlıyor.
Ailelerin okul seçiminde en sık yaptığı hatanın ise kendi beklenti ve tercihlerini çocuğun gerçek ihtiyaçlarının önüne koymak olduğunu aktaran Polat, “Oysa okul, çocuğun bireysel kimliğini, öğrenme tarzını ve duygusal ihtiyaçlarını merkeze alan bir yapıda olmalıdır” dedi.
Çocuğun mizacı, öğrenme tarzı, sosyal ve duygusal ihtiyaçları dikkate alınmadan yapılan tercihlerin uyum problemleri, akademik motivasyon kaybı ve içe kapanıklık gibi olumsuz sonuçlara neden olabileceğine dikkat çeken Polat “Akademik başarısı yüksek, ancak rekabet düzeyi ve disiplin anlayışı yoğun olan bir okul; içe dönük ya da duygusal açıdan hassas çocuklar için uyum zorluklarına neden olabilir” diye konuştu.
Bu soruları sorun
Prof. Dr. Özgül Polat, ailelerin okul seçerken şu soruları sormasını öneriyor:
■ Okulda çocuğum kendini ifade edebilecek mi?
■ Çocuğumun merak duygusunu besleyen bir ortam mı?
■ Okulun zorbalığa karşı politikası net mi? Mahremiyet bilinci var mı?
■ Bu okul çocuğumu sadece sınavlara mı, yoksa hayata da hazırlıyor mu?
■ Eleştirel düşünme, yaratıcılık, dijital okuryazarlık gibi beceriler ne ölçüde destekleniyor?
■ Aileye rehberlik sunan programlar mevcut mu?
İlgi ve yeteneğe dikkat
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi’nden Doç. Dr. Gülşah Batdal Karaduman’ın okul seçimiyle ilgili önerileri şöyle:
■ Aileler okul seçerken ilk olarak öğrencinin ihtiyaçlarını, ilgi ve yeteneklerini göz önünde bulundurmalı. Sadece ailenin isteği doğrultusunda bir okula gönderilmesi öğrencinin okula karşı tutumunu olumsuz etkilemekte. Bu nedenle, aile okul tercihi yaparken mutlaka öğrenci ile ortak karar almalı.
■ Çocuğun okulu sevmesi, okulla bütünleşmesi önemli. Bu nedenle ebeveynler çocuklarının mutlu olabileceği, yeteneklerini ortaya koyabileceği ortamı sağlayan okulları seçmeli.
■ Okulun vizyonu, misyonu gibi kurumsal yapısı, kurumsal kültürünün olması, okul yönetimi ve öğretmenlerin niteliği, hayata bakış açısı önemli.
■ Okulun eğitim felsefesine de dikkat edilmeli. Yenilikçi bir vizyonunun olması, öğrenciyi ön plana alması, değişik öğretim yöntem, teknik ve materyallerle eğitimi desteklemesi bu konuda okulda çalışan öğretmenlerin de gelişime açık bireyler olmaları gerekmekte.
■ Aileler akademik başarıyı diğer tüm gelişim alanlarının önünde tutabiliyorlar. Ancak akademik başarı her ne kadar önemli olsa da öğrencinin kendini tanıma fırsatı bulacağı, kişisel özelliklerinin desteklendiği faaliyetler yürüten okullara öncelik verilmeli.
■ Dil eğitimi de önemli. Özellikle erken yaşlarda dil eğitimini önemseyen bir okul tercih edilebilir.
■ Okul çocuğa çocuk olduğunu unutturmamalı. Çocuk için serbest zamanlar yaratılmalı.
■ Yeterli büyüklükte sınıflar, laboratuvarlar, atölyeler, oyun alanları, bahçe gibi uygun fiziki imkânlar sunmalı.
■ Okul ve ev arasındaki mesafe de önemli. Özellikle küçük yaştakiler için yakın okullar seçilmeli.
‘Okulun kalbi öğretmen’
“Bir okulun kalbi, öğretmenidir. Ruhu ise okulun iklimidir” diyen Türkiye Özel Okullar Derneği (TÖZOK) Başkanı Zafer Öztürk ise ailelere şu önerilerde bulundu:
■ Bir okulun binası ne kadar yeni, teknolojisi ne kadar ileri olursa olsun; çocuğunuza dokunacak olan, onu anlayacak, yönlendirecek ve büyütecek olan kişi öğretmendir. O yüzden sadece yöneticilerin değil, sınıf öğretmenlerinin bakışına, yaklaşımına, diline dikkat edin. Mümkünse öğretmenle tanışın. Sınıfına bir göz atın.
■ Bir okulda çocukların kendilerini güvende hissetmeleri, hata yapma hakkına sahip olmaları, farklılıklarının saygıyla karşılanması çok kıymetlidir. Çünkü öğrenme, ancak güvenli bir ortamda filizlenebilir.
■ Parlak sloganlara değil, gerçek hayata bakın.
■ Ailenizle ve çocuğunuzla uyumlu bir eğitim anlayışı, öğrenciyi merkeze alan bir yaklaşım, iyi bir rehberlik sistemi, veli-okul iş birliğini önemseyen bir kültür… Bunlar uzun vadede çocuğunuzu güçlü kılacak esas unsurlardır.
■ ‘En iyi okul’ diye genelleyebileceğimiz bir model yoktur. En iyi okul, sizin çocuğunuza en uygun olan okuldur. Bu yüzden okul seçiminde çocuğunuzu da sürece dahil edin. Onun gözlemlerini, hislerini önemseyin.
‘Bağ kurma süreci’
Okul seçiminin bir “yatırım” değil, bir “bağ kurma” süreci olduğuna dikkat çeken Öztürk “Ailenin, öğretmenin ve okulun aynı dili konuşabildiği, birbirini dinleyebildiği, birlikte yol yürüyebildiği bir eğitim ortamı, çocuğun gelişimi için en güçlü zemindir. Eğitim uzun bir yolculuktur. Bu yolculukta çocuklarımızı en donanımlı hale getiren şey, sınav başarıları kadar; merak eden, düşünen, soran ve empati kurabilen bireyler olmalarıdır. Ve bu da, ancak sevgiyle büyüyen, değer gören bir çocuğun içinden filizlenir” ifadelerini kullandı.