
Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessese Müdürlüğüne bağlı maden ocağında çalışan 19 yıllık madenci Nihat Karaeli (47) ve 16 yıllık madenciler Mustafa Kankal (46) ile Ali Çivi (45), binbir emekle yerin metrelerce altındaki taş kömüründen evlerine ekmek götürüyor. Dünyanın en zor mesleklerinden biri olan madenciliği sürdüren üç babanın oğulları Bahattincan Karaeli (23), Mükremin Kankal (22) ve İsmail Çivi (20) de meslek seçiminde babalarının izinden gidiyor. Özveriyle çalışan baba ve oğullar, canlarını birbirine emanet ederek ülke ekonomisine katkı sağlıyor.
Babam içim madene girdim
Oğlunun aynı zamanda iş arkadaşı olduğunu belirten Nihat Karaeli, “Oğlumla sırt sırta verip bu mücadeleyi sürdürüyoruz. Oğlumla beraber çalışmaktan gurur duyuyorum. Çocuğuyla çalışmak herkese nasip olmaz” dedi. Karaeli, yer altının zorlu koşullarında canlarının birbirlerine emanet olduğunu, kaza yaşamadan yer üstüne çıkmaları için çaba sarf ettiklerini dile getirdi. Bahattincan Karaeli de babasının aynı zamanda amiri olduğunu, beraber işe gidip geldiklerini ve hiç ayrılmadıklarını ifade etti. Karaeli, babasının mesleki deneyimine çok güvendiğini, onun da kendisine güveninin tam olduğunu kaydederek, “Her baba çocuğu için bir şeyler yapmak için uğraşır. Babam da benim için madende çok çaba sarf etti. Aynı şekilde ben de onun gibi madene girdim. Çocuğum olursa aynı şekilde babam gibi çaba sarf edeceğime inanıyorum” ifadelerini kullandı.
Oğlunun madende çalışmak istediğini söylediği zaman endişe duyduğunu vurgulayan Ali Çivi, “Ama geçim kaynağımız madenler. Sonuçta bu işi yapıyoruz. O da zamanla alışacak. İnşallah kazasız, belasız çalışacağız” dedi. İsmail Çivi, her zaman merak ettiği madenciliği en iyi şekilde yapmaya çalıştığına değinerek, şunları kaydetti: “Babamla çalışmaktan gurur duyuyorum. Sırt sırta vererek çalışıyoruz. Birbirimizi iş kazalarına karşı korumaya çalışıyoruz. Madenci olduğum ilk zamanlarda endişeleniyordu. Zamanla alışıyoruz. Ondan bir şeyler öğreniyorum, kendime bir şeyler katıyorum. Babamdan öğrenecek çok şeyim var.”
‘Babama güveniyorum’
Mustafa Kankal, madenciliğin baba mesleği olduğunu, şimdilerde de oğluyla çalıştığını, Allah nasip ettiği sürece kazasız, belasız birlikte çalışmaya devam edeceklerini söyledi. Mükremin Kankal da “En ufak hatada ölüm riski var. Allah’a şükür babama da güvendiğim için bu konuda korkmuyorum. O da bu konuda bana güveniyor. Babalar Günü’nü baba oğul madenci olarak kutlayacağız. Bu benim için gurur verici bir şey” dedi.
Oğlunun adına 14 kütüphane açtı
İzmir’in Karabağlar ilçesinde yaşayan 73 yaşındaki İbrahim Irmak, 32 yaşındaki oğlu Çağlayan Irmak’ı 2011 yılında trafik kazasında kaybetti. Irmak, oğlunun adını yaşatmak için kütüphane açmaya karar verdi. Dostlarının ve çevresinin destekleri ile ilk kütüphaneyi kaybettiği oğlunun doğum gününde; 29 Mayıs 2013’te, memleketi Ödemiş’in Mescitli köyünde açtı. Irmak, zaman içerisinde açtığı kütüphane sayısını 14’e çıkartarak binlerce türden kitabı kitapseverlerle buluşturdu. İbrahim Çakır, kendi imkanları ile ve dostlarının da katkısıyla açtığı kütüphanelerin oğlunun acısını hafiflettiğini ve başkalarına ilham verdiğini söyledi. –İHA
En buruk babalar günü
Ümraniye ilçe Emniyet Müdürlüğü Dudullu Polis Merkezi Amirliği kadrosunda görevli Polis Memuru Şeyda Yılmaz, 23 Eylül 2024 tarihinde, suçlu takibinde uğradığı silahlı saldırı sonucu şehit oldu. Sivas’ın ilk ve tak kadın şehidi olan Yılmaz’ın baba evinde, babalar gününde hüzün vardı. Şehit polis memuru Şeyda Yılmaz’ın babası Mehmet Yağlı, kızı olmadan ilk babalar gününü yaşadı. Yağlı, evlerinde şehit kızı için oluşturdukları köşede, kızından kalan eşyalarla hasret giderdi. Sivas Şehitler Aileleri ve Gaziler Derneği Başkanı Fatih Deveci, babalar gününde Yağlı’yı unutmayarak hem ziyaret etti hem de babalar gününü kutladı. –İHA