Yılın bu zamanlarında Türkiye’deki milyonlarca öğrenci için zaman, hayatın akışından kopar. Çocukların yaşaması gereken serbest oyun, doğayla temas, duygusal deneyim ve bireysel keşif gibi gelişimsel ihtiyaçları; yerini tek bir merkeze, tek bir soruya bırakır: “Kaç net yaptın?” Bir ülkenin sokaklarının çocuk sesinden arınması, toplumsal bir uyarı sinyalidir. O sesin yerini test kitaplarının yaprak hışırtısı, nefes almaya çalışan zihinlerin içsel baskısı ve gözlerden kaçmayan bir kaygı almıştır. Gündelik dilde “çalışkanlık” olarak tanımlanan bu durum, çoğu zaman gelişimin tek boyuta indirgenmiş hali olarak karşımıza çıkar. Oysa çocukluk, bir sınava değil, hayata sığmalıdır.